Oyunun insanlık tarihi kadar eski olduğu yönünde görüşler vardır. Oyunun bilimsel olarak ele alınması da oldukça eskilere dayanır. Kaynaklar, Aristo, Plato gibi Antik Yunan düşünürlerinin, çocuk oyunları ile ilgili görüşlerinin olduğunu göstermektedir. Plato çocukların gelişimlerini dönemlere ayırmış ve özellikle 3-6 yaş çocukları için oyunun önemine değinmiştir. Aristo da çocuğun gelişimini dönemsel olarak ele almıştır ve çocuk eğitiminde oyun ve fiziksel alıştırmaların öneminden bahsetmiştir.
Günümüze kadar oyun hakkında yapılan çalışmalar ışığında, oyunu çok farklı açılardan tanımlamak mümkündür. Oyun; çocuğun yaşamının merkezinde yer alır ve çocuk için vazgeçilmezdir. Çocuk oyun oynayarak kendi kendini eğitir. Çocuklar oyun ile öğrenir, oyunlar ile olgunlaşırlar. Bu açıdan bakınca oyunu eğitim aracı olarak tanımlamak da mümkündür. Gelişimin bir parçası olan oyun, aynı zamanda gelişimin bir göstergesidir. Çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve kişilik gelişimi için önemli bir ihtiyaçtır. Çocuklar oyun oynayarak gelişirler, öğrenirler ve yetişkin hayatına hazırlanırlar. (O’Connor, 1991., Lendert, 1994., Panfilova, 1999., Fopel 2004., Bogina, 2010., Halmatov, 2016.)
Oyun çocuğun kendine kurduğu güvenli bir sahne alanıdır. Bu alanda çocuk kendini güvende hisseder, kendi kontrol ettiği süreçten dolayı özgüveni yükselir, sosyal bağlarını güçlendirir. Günlük yaşamda zorlandığı alanları yönetebilme kapasitesini artırır. Yaşamın dinamikleri ile ilgili bir araştırma ve keşif sürecine girer. Korkularını, isteklerini ve hayallerini yansıtırlar bizlere.
Çocuklarımız ile oyun oynarken bağlarımızı güçlendirebilir, duygusal olarak rahatlamalarına destek olabiliriz. Çocuğun dili olan oyun ile temas kurduğumuz için, rahatladıkça iyileşmelerine yardımcı olabiliriz. Keyifli vakit geçirirken, çocukların davranış sorunlarını eğlenceli aktivitelerle çözebiliriz. Çocuğunuz büyürken, onunla etkileşiminizi eğlenceli biçimde devam ettirirseniz, kurduğunuz bağın kalıcı olmasını sağlarsınız. İş, hastalık, boşanma, maddi sıkıntı, yeni bir bebeğin gelmesi, taşınma, beklenmedik bir durum gibi durumlar nedeni ile aileler sıkıntı yaşayabilir. Çocuklarıyla aralarındaki bağ doğal olarak, sabırlar tükendiği ya da yeterince zaman ayrılamadığı için zayıflayabilir. Böyle bir kopukluk çocukların yalnız, güvensiz, endişeli ve güçsüz hissetmelerine ve davranışlarının daha da zorlayıcı olmasına sebep olabilir.
Bağlanma oyunları, çocuğunuzun zor zamanlarla baş etmesinde iyileştirici bir unsur olabilir. Kendi programınıza bağlı olarak, 15-30 dakika arası bir zaman ayırarak çocuğunuz ile kaliteli bir vakit geçirebilir ve bağınızı güçlendirebilirsiniz.
Oyunun en yararlı kısmı kahkahadır. Araştırmalar, kahkahanın gerginliği, endişeyi ve öfkeyi azalttığını gösteriyor. Çocuğunuzla oyun oynayıp kahkaha attığınızda disiplin sorunlarının çoğunu çözer, çocuğu stres ve travmadan uzaklaştırabilirsiniz.
Bağlanma oyunlarının, bilimsel araştırmalarda önemli bir yeri vardır. Araştırma sonuçları, 9 oyun türünün belli duygu ve davranış sorunu olan çocuklar üzerindeki olumlu etkisini doğruluyor. Bununla birlikte, ebeveyn-çocuk bağını güçlendiren oyunlar tüm çocuklar ve aileleri için fayda göstermektedir. Çocuğunuzu bu tür tedavi edici oyunlar oynamaya her zaman, her yaşta teşvik edebilirsiniz. İlişkinizi düzeltip, iyileşmesine yardımcı olmak için daha büyüdüklerinde bile onlarla oyun oynayabilirsiniz.
Not: Oyunlar yaş gruplarına değişiklik gösterebilir. Ebeveyn olarak yaşa göre zorluk derecesini azaltıp, artırabilirsiniz. Her oyun türü için, oğlum ile oynadıklarımızdan örnek vermek istedim. Tamamen çocuğunuzun ilgi alanına göre, yaratıcılığınızı kullanmaya çalışarak, kendi aranızda hoşunuza gidecek oyunları yaratabilir veya yaratılan oyunun içinde kalıp, keyif alabilirsiniz.
Bağlanmayı güçlendiren dokuz oyun türü
1) Yönlendirilmemiş çocuk merkezli oyunlar:
Çocuğunuzun ahşap bloklar, oyuncak bebekler, bebek evi, kuklalar, kil ya da oyun hamuru, sanatla ilgili malzemeler, küçük insan figürleri, hayvanlar, araba ya da kamyon benzeri taşıtlar gibi yaratıcılığını destekleyen oyuncaklara yönlendirerek başlayabilirsiniz. Sonra da onun oyunu yönlendirmesine izin verin. Olabildiğince oynarken, yaptığı davranışları veya duygularını yansıtmaya çalışabilirsiniz. “Şu anda bebek acıkmış, ona mama vermek istiyorsun”, “Hamurdan bir insan yapıp ona sonra ev yapmak istiyorsun”, “Tavşancık düştüğü için biraz üzülmüş”, “Arabalara yol yapmak seni çok mutlu ediyor” tarzında yansıtıcı cümleler kurabilirsiniz. Bu şekilde çocuğunuz anlaşılmış ve görülmüş hissedecektir. Bu tarz oyunlar çocuğunuzun sıkıntı yaşadığı yaşam olaylarını sizinle oyun yoluyla paylaşmasına, özellikle strese neden olan olayı atlatmasına yardımcı olur. Aynı zamanda aranızdaki bağın güçlenmesini sağlamak adına çok faydalıdır. Haftada en az bir kez yarım saat çocuk merkezli oyun oynamanız, çocuğunuzla kendinize tanınmış bir güven alanı yaratacaktır. Çocuğunuzun sevildiğini ve değer verildiğini hissetmesini istiyorsanız, elinizden geldiği kadarıyla bu zaman diliminde anda kalmaya çalışarak, tamamen dikkatinizi ona vermeniz oldukça önemlidir. Örnek olarak, oğlum oyuncak hayvanları ile okul temasını canlandırmayı çok sever, ben öğrenci o öğretmen olur ve yansıtmak istediği duyguları veya olayları ifade edebilmesine olanak sağlanmış olur.
2) Belli bir konu ya da tema içeren sembolik oyunlar:
Çocuğun yaşadığı travmaları iyileştirmede etkin bir rol oynar. Bu tür oyunlar esnasında, çocuğunuzun travma yaşadığı konuyla ilgili oyuncakları kullanarak ya da oyunun içeriğiyle ilgili öneride bulunarak yol gösterici olabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuz bir yangına tanık olduysa ve etkisinden kurtulamadıysa, ona itfaiye aracı, oyuncak ev ve küçük insan figürleriyle oynamayı önerebilirsiniz. Tuvalet eğitimi, kardeşler arası çekişmeler, yalan söyleme ve iş birliğine yanaşmama gibi davranış sorunlarıyla başa çıkmak için de sembolik oyundan faydalanabilir, oyuncak hayvan ya da başka objelerle canlandırmalar yaparak çocuğunuzun size duygularını aktarmasını sağlayabilirsiniz. Yine örnek olarak, deniz veya havuz korkusu varsa sulu oyunlar oynanabilir. Oğlumun aniden olması gereken ameliyatı sonrasında, özellikle o dönemde doktorculuk ve legolarıyla hastane temasını oynamak istemesi ve benim yönlendirmelerimle yaşadığı zor anları ve duygularını yansıtmasına alan tanıyabilmek, çok iyileştirici olmuştu.
3) Çocuğun davranışı doğrultusunda geliştirilen oyunlar:
Samimi ve sıcak bir bağlantı kurmanın en iyi yollarından biridir. Çocuğun kendine güvenini artırır, kabul gördüğünü hissettirir ve güçlü olma duygusu yaratır. Oyun sırasında atılan kahkahalar, çocuğun sinir sisteminin yatışmasına ve gerginliğinin azalmasına yardımcı olur. Yetişkin tarafından tekrarlanıp çocuğun davranışına bağlı olarak gelişen herhangi bir aktivite olabilir. Örneğin, çocuğunuz oyuncak bebeğini yere düşürdüğünde oyuncak bebek rolü yaparak “Ay!” demek, kıkır kıkır gülüyorsa tekrar tekrar yapmak gibi taklit oyunları olabilir. Bir başka örnek, çocuğunuz sağ omzunuza dokunduğunda sağa dönmek, sol omzunuza dokunduğunda sola dönmek. Sağ yanağınıza dokunduğunda gülümsemek, sol yanağınıza dokunduğunda üzgün görünmek olabilir. Bu tür size yönerge vermesi ile çeşitlendirilmiş birçok oyun yaratabilirsiniz. Oğlumun havuzun içinde en sevdiği oyun, sırtıma çıkarak beni robot olarak yönlendirmesidir. Sağ kolumu çekince sağ yöne, sol kolumu çekince sol yöne gitmek, kafama dokununca batmak, yavaşlamak, hızlanmak gibi çeşitlendirerek çok keyifli anlar yaşarız. Çocuklar, davranışı doğrultusunda gelişen oyunlar sırasında kontrolün kendisinde olduğunu hissettikçe özgüvenleri yükselir. Bu aktiviteler, yetişkinlerden daha küçük oldukları için çocukların zaman zaman hissettiği kronik güçsüzlük duygusunu da giderir. Hayatının çoğu zamanında kontrol ebeveynde olduğu için, ara sıra kontrolün onda olduğunu hissetmesi çocuğa çok iyi gelir. Anne babasının isteklerini yerine getirirken iş birliği yapmaya daha açık olabilir.
4) Saçma oyunlar:
Sizin ya da çocuğunuzun bilinçli olarak anlamsız hareketler yaptığı ya da duyguları veya çatışmaları abartarak oynadığı oyunlardır. Örneğin şarkıları yanlış söyleyebilir, ezberlemesi gereken replikleri komikleştirebilir ya da oynadığınız bir oyunda bilerek yanlış yapabilirsiniz. Bu tür oyunlar özellikle hata yapmaktan korkan çocuklar için faydalıdır. Disiplin sorunlarını çözmek için, çatışmaları eğlenceli bir biçimde abartıp anlamsızlaştırarak ya da saçma oyunlar icat ederek bu yaklaşımı kullanabilirsiniz. Örneğin, 8 yaşındaki kızınız deniz kenarında kumda oynadıktan sonra yıkanmayı reddediyorsa, olaya eğlenceli bir biçimde yaklaşarak dökülen kumu yerden kaldırmak için buldozer kullanmayı düşünebileceğinizi söyleyip, sonra da hayali bir buldozerle onu kovalıyormuş gibi yapabilirsiniz. Çocuklar bu tür oyunlardan sonra iş birliğine daha istekli olurlar. Oğlumun öksürüğüne iyi gelen bal ve keçiboynuzu karışımını içmek istemediği zamanlarda, önden biraz yiyerek, siyah dişlerimizle canavarcılık oynama teklifi ile birlikte, keyifle yiyerek ve canavar sesleri çıkararak, hastalığın verdiği gerginliği de üstünden atmasına çok yardımcı olmuştur. Abartılı yaklaşımı korku sorunu yaşayan çocuklarda da kullanabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuz yılandan korkuyorsa, her ikiniz de “Tısss” sesinden çok fazla korkuyormuşsunuz gibi yapabilir ve çocuğun gerginliğini azaltabilirsiniz.
5) Ayrılık oyunları:
Çocuğunuzla aranızda kısa süreli görsel ve mekânsal ayrılık oluşturmaya dayanır. Hepimizin bildiği ce-e ve saklambaç oyunları bu türe en iyi örnektir. Kovalamaca da ayrılık oyunlarının farklı bir çeşididir. Çocuğunuzun koşup kaçmasına sonra onu yakalamaya çalışırsınız ya da ayrı kalma sürecini uzatmak ve daha da zorlaştırmak için oyunu saklambaca dönüştürebilirsiniz. Kaçıp kendini güvende hissettiği, saklanması için önceden kurgulanan yere ulaşmasına izin verirsiniz. Ayrılık oyunları çocukların her gün yuvaya ya da okula gitmek gibi ayrılma süreçleri ile eğlenceli bir biçimde başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Oyun esnasında atılan kahkahalar çocuğun endişe duygusundan kurtulmasına yardımcı olabilir. Oğlumun saklambaçta en sevdiği anlardan biri, birlikte özel yerimize, yorganın altına saklanarak, sessizce durmaya çalışmaktır. Sessiz kalmaya çalışırken, kıkır kıkır gülerek, yorganın altında çok keyifli anlar yaşarız.
6) Gücün çocukta olduğu oyunlar:
Bu tür oyunlarda yetişkinler zayıf veya korkmuş görünürler. Ya çocuk taklit edilir ya da verdiği direktifler uygulanır. Bunlar genellikle hareketli oyunlardır. Gücün çocukta olduğu oyunların vazgeçilmez özelliği yetişkinin rol yapmasıdır. Örneğin, yastık savaşında çocuğunuzun sizi devirmesine izin verirsiniz. Sadece yastıkla vurur ya da dokunur ve siz güçsüz numarası yapıp dramatik bir şekilde yere serilirsiniz. Bunun dışında yapılabilecekler, anne babayı yastık ya da battaniye ile örtmek, onları bir kafese kapatmış gibi yapmak ya da sihirli bir değnekle birer hayvan ve eşyaya çevirmektir. Ya da korkutucu bir kurgu oluşturarak, bir oyuncakla sizi korkutur ve siz de çok korkmuş taklidi yapabilirsiniz. Çocuğun davranışı doğrultusunda gelişen oyunlar başlığında belirtildiği gibi, çoğu çocuk yetişkinlerden daha küçük ve zayıf olduğu için kendini güçsüz hisseder. Bu tür oyunlar sırasında atılan kahkaha, çocuğun kendini güçsüz hissetmesi nedeniyle oluşan hayal kırıklığı ve endişeden kurtulmasına yardımcı olur. Oğlumun canavar maskelerini giyerek veya oyuncak yılanını farklı yerlere koyup bizi korkutmaya çalışması, bizim de abartılı bir şekilde tepkiler göstermemiz çok hoşuna giderdi ve okuldan geldikten sonra yorgunluğunu bu şekilde atardı.
7) Çocuğun yaşça geriye gittiği oyunlar:
3 ile 6 yaş arasındaki çocuklar, genellikle yaşça geriye gittikleri oyunları kendileri başlatır, ancak anne babalara şaşırtıcı ve sinir bozucu gelebilir. Hatta büyük bir çocuk bile, bazen küçük çocuk gibi davranıp bebek gibi konuşabilir. Bebek gibi konuşmaya ya da davranmaya başlarsa oyunu devam ettirebilir; kollarınıza alıp sarmalayabilir, sevebilir, masaj yapabilir, ninniler söyleyebilirsiniz. Bu davranışının altında önemli bir ihtiyaç söz konusudur. Özellikle yeni bir kardeşin gelmesi ile büyük olan çocuğun kendi yerinin sarsıldığını hissettiği anlar bu oyunları oynamanın en doğru zamanıdır. Doğum sonrası anneler bu tür oyunları oynayarak büyük kardeş ile bağını güçlendirebilir. Aynı zamanda aile stres altındayken, büyüklerin çocuğa yeteri kadar zaman ayıramayıp, ilgilenememesi durumunda da yararlı olabilir. Oğlum ile küçüklüğünden beri oynadığımız yavru kedi oyununu çok uzun seneler oynadık. Kendini gergin hissettiği zamanlarda, yavru kedi olarak doğmayı, şakacıktan mama yemeyi, sarmalanmayı, ninni söylenmeyi, uyutulmayı taklit etmeyi çok severdi. Bu oyundan sonra kendini çok rahatlamış hissederdi.
8) Fiziksel temas gerektiren oyunlar:
Oyunun en önemli işlevi, çocukların başkaları ile fiziksel bağ kurmalarına yardımcı olmasıdır. Çocuğunuzun belirlediği sınırlara saygı duyarak, fiziksel temasta bulunmasını teşvik eder, aranızdaki bağı kuvvetlendirirsiniz. Dokunulmak, çocuğunuzun bedeninin farkına varıp, bedeni hakkında olumlu duygular edinmesini sağlar. Boğuşmak, el ele tutuşup çember olmak, çocuk şarkıları söylemek, kollarından tutarak birlikte dans etmek, onu at gibi sırtınızda taşımak, ayak bileklerinden tutup ellerinin üzerinde el arabası gibi yürütmek veya üzerinize yatmasına izin vererek insandan sandviç yapabilirsiniz. Fiziksel teması eğlenceli hale getirmenin sonsuz yolu vardır. Büyük yaş grubunda farklı temas oyunları oynanabilir. Oğlumla kafamıza eşarplar bağlayıp, kıyafetlerden farklı komik kostümler oluşturur ve heyecanlı müzikler eşliğinde, yatak üzerinde boğuşur gibi yapıp birbirimizi düşürmeye çalışırız. En sevdiği oyun türlerinden biriydi, tüm enerjisini atar sonrasında ödevini daha kolay yapabilirdi.
9) İşbirliğine dayanan oyun ve aktiviteler:
Ortaklaşa, iş birliğiyle gerçekleştirilen aktiviteler çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirir. Hayal gücü yüksek olan çocuklar, ortaklaşa yaratılan hikayeleri anlatmaktan hoşlanırlar. Çocuğunuzla birlikte uygulayabileceğiniz başka bir aktivite de, ahşap blokları sırayla bir onun, bir de sizin üst üste koyarak olabildiğince yüksek bir kule yapmaktır. Çocuğunuzla ister oyun, ister gerçek hayatta bir aktivite olsun, ortak bir hedef doğrultusunda işbirliği yaptığınızda, çocuğun gönüllü işbirliği arzusuna dayalı anlamlı bir bağ oluşturursunuz. Birbirinizin iyi yanlarını ortaya çıkarıp güçlü yanlarınızı tanımayı öğrenirsiniz. Yatmadan önce oğlumla yarattığımız hikayeler uyumadan önce rahatlamasını sağlardı. Çok daha huzurlu uyurdu.
Genel Prensipler:
- Çocuğunuzun yönlendirmelerine izin verebilir ve esnekliğinizi koruyabilirsiniz.
- Öğretmeye çalışmaktan ve düzeltmekten kaçınabilirsiniz.
- Oyununa tercümanlık yapıp analiz etmekten kaçınabilirsiniz.
- Çocuğunuz kahkaha atıyorsa, muhtemelen doğru yoldasınız.
- Çocuğunuzla alay etmekten kaçınabilirsiniz.
- Çocuğunuz ağlarken oyun oynamaya çalışmayın.
- Oyun oynamak istemediğinizi söylemenin hiçbir sakıncası yoktur.
Çocuğunuzun çok istediği halde sizin istemediğiniz, vaktinizin ya da enerjinizin olmadığı anlar da olacaktır. Böyle zamanlarda oyun oynamak istemediğinizi söylemenin hiçbir sakıncası yoktur. Her zaman uygun olamayacağınızı bilmek ona zarar vermez. Kendi başına yapabileceği aktivitelere yönlendirip, zamanınız ve enerjiniz daha fazla olduğunda oynayabilirsiniz. Ya da işlerinize çocuğunuzu da dahil edebilirsiniz. Özellikle ev işleriyle uğraşırken bu yöntem çok işe yarar. Kendi ihtiyaçlarınızdan ödün verip, gerçekten istediğinizden daha fazla oynarsanız bu onun hoşuna gider ancak bu sizin içten içe sinirlenmenize neden olabilir. İçinizdeki bu sıkıntı daha sonra ona karşı öfke ve sabırsızlık biçiminde dışa vurabilir. Bu da onu daha bağımlı ve sürekli ilgi bekleyen bir davranış modeline yönlendirebilir. Onu görmezden gelir, etkileşim içeren nitelikli oyun oynama ihtiyacını karşılayamazsanız, daha talep kâr olmaya başlayabilir, kırgın hissedebilir. Bu dengeyi kurabilmek için çocuklarınızın ve kendi ihtiyaçlarınızın farkında olarak kendinizi açık bir iletişim ile ifade edebilmek çok değerlidir.
Çocuğunuzla her an bağlanma oyunları oynamaya başlayabilirsiniz. Alışkın değilseniz, ilk başlarda biraz zor gelebilir. Ne kadar çok oynarsanız gittikçe kolaylaşır, daha fazla zevk almaya başlayabilirsiniz. Çocuğunuzla bağınız güçlendikçe, iş birliğiniz artabilir. Her zaman için elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığınızı lütfen unutmayın…
Drama Terapisti-Aile Danışmanı Sandra Bahar
Kaynaklar
Halmatov, S. (2019). Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi, Teknikler ve Uygulamalar (s. 1). PEGEM Akademi.
Solter J. A. (2017). Oyun Oynama Sanatı, Anne babalar için oyun becerileri (s.23-52). DK kitap.